DÜNYANIN YAŞAYAN EN
ÖNEMLİ FİLOZOFLARINDAN
SAYILAN JEAN-LUC NANCY’DEN
KÜRESELLEŞMEYE KARŞI RADİKAL BİR MÜCADELE ÇAĞRISI:
"EŞİTLİK VE ADALET ÇAĞRISI."
JEAN-LUC NANCY
DÜNYAYI YARATMAK
YA DA KÜRESELLEŞME
Fransızcadan Çeviren: Murat Erşen
Kitap Editörü: Volkan Çelebi
DEMOKRASİNİN HAKİKATİ; GİTMEK/ YOLA ÇIKIŞ
VE
TANRI, ADALET, AŞK, GÜZELLİK
KİTAPLARIYLA TÜRKÇE’DE ÖZEL BİR YER EDİNEN
JEAN-LUC NANCY’DEN
JEAN-LUC NANCY’DEN
DÜNYANIN TEMELLERİ ÜZERİNE EŞSİZ BİR SORGULAMA.
YENİ BİR ANLAM, ORTAKLIK VE KARAR DÜNYASINA DAVET.
Bir dünya, kendimizi içinde bulduğumuz ve aşina olduğumuz yerdir. Bir dünya tam olarak içinde herkes için yerin olduğu [şeydir]. Ama hakki yer, içinde (bu dünyada) hakikaten yer alınabilen/vuku bulunabilen yerdir. Aksi takdirde bu, “dünya” değildir: “küre” ya da “yuvarlak”tır, “sürgün toprağı” ve “gözyaşı vadisi”dir...
Dünyayı yaratmak ise şu
demektir: hemen, ertelemeden, bir dünya için, yani genel eşdeğerlik
zemini üzerinde yükselen küresel bir adaletsizliğin karşıtını oluşturması
gereken şey için olanaklı her mücadeleyi yeniden başlatmak.
*
Bir halk daima kendi
icadıdır. Ama kendini, bir egemen edinerek olduğu gibi kendini bir egemene
vererek ya da yine kendi kendisine egemenlik vererek de icat edebilir. Her
varsayımda, halk kendini farklı şekilde tanımlar ve “halk”
kelimesinin anlamını farklı şekilde belirler.Bir araya gelmiş/meclis
oluşturmuş halk, boyun eğmiş halk, isyancı halk –ya da:
gövde olarak halk, kitle halinde halk, ayrılık halinde halk.
Kurucu egemenlik, yabancılaşan egemenlik, devrimci egemenlik...
Peki ya halkın
başkaldırısı egemenlik olsaydı!
*
Adalet talebi ve adaletsizliğe
karşı çıkma, adalet için bağıran çağrı, adalet için kendini tüketen soluk.
Adaletin yasası bizzat adalete yönelik bu yatışmaz gerilimdir. Dünyanın kendisi
kendi adaletinin en yüksek yasasıdır: verili ya da “olduğu haliyle” dünya
değil, ama dünyanın belirivermesi olgusu, tam anlamıyla ahenksiz ahenk. Demek
ki adaletin tek işi yorulmak bilmeden bir dünya; anlamın yatışmaz ve daima tedirgin
egemenliğinin mekânını yaratmaktır.
No comments:
Post a Comment